Hayatın Sırlarından Biri

Photo by Mehdi Genest on Unsplash

Takip ettiğim ve çok beğendiğim senaryo kuramcısı Robert Mckee ‘ye bir röportajında sunucu bir soru sorar: “Sürekli senaryo eğitim seminerleri veriyorsunuz, binlerce senarist adayıyla karşılaşıyorsunuz. Hangileri başarılı olacak anlayabiliyor musunuz?” Videoya link veremiyorum çünkü nerede izlediğimi hatırlamıyorum. Aklımda kaldığı haliyle yazıyorum zaten. Bu arada çoğu zaman aklımda kalan hali asıl halinden daha güzel oluyor 🙂

Robert Mckee biraz huysuz biri, ama sevimli bir huysuzluğu var. Hatta izlediğim videolarından birinde Steven Spielberg için “Harika bir hikaye anlatıcısı ama anlatacak doğru dürüst hikayesi yok.” gibi kavgada söylenmeyecek bir şey söylemişti. Neyse soruya verdiği cevap şuna benzer bir şeydi: “ Hangilerinin başarılı olacağından çok hangilerinin başarısız olacağını daha iyi tahmin ediyorum. Müthiş bir senaryo fikri olan ve bu fikri hayata geçirmek için benden ders alanların birkaç sene içinde adını bile duymayacağıma eminim. Eğer hızlı yazıyorsanız bir senaryoyu yazmanız 6 ayınızı alır, normalde yılda bir senaryo yazabiliyorsanız şanslısınız. Hızlı yazan biriyseniz 5 yıl boyunca, yavaş yazan biriyseniz 10 yıl boyunca sürekli senaryo yazacaksınız ki sonunda iyi bir senaryo yazabilecek duruma ancak gelirsiniz. Senaryo bir pratik işidir, bir tür zanaattır ve ancak yoğun emekle öğrenilir.” Bu sözleri duyduğumda içimden şöyle geçirdim: “İşte operasyonla fikir arasındaki büyük çatışma yine karşıma çıktı.”

Bu çatışmayı erken çözenler erken yol alıyor. Şimdi bir düşünün, şu ana kadar hayal ettiğiniz, tasarladığınız, üzerinde düşündüğünüz fikirleri terazinin bir kefesine koyalım… diğer kefeye de kafanızdaki bir şeyi hayata geçirmek için ürettiğiniz operasyonları koyduğumuzu varsayalım. Fikir kefesi ağır basıyor değil mi? Neden böyle?

Ben neden böyle olduğu üzerine düşündüm. Bulduğum birkaç neden:

  1. Kafamızdaki bir fikri hayata geçirmek demek, o fikrin hayattaki gerçekleşme koşullarını yerine getirmek demek. Çoğu zaman bu koşullar fikirle alakası olmayan tatsız, keyifsiz şeyler oluyor.
  2. Bir fikri hayal ederken ulaştığımız ustalığa operasyonda sahip olmuyoruz çoğunlukla. Bu paradoksu çözmenin yolu usta fikirci (kendimiz) ile usta operasyoncuyu yan yana getirmek, ancak bu da pahalı. Bir fikri hayata geçirmeye yetecek paramız yoksa tek yol operasyonda da ustalaşmak gibi görünüyor.
  3. Fikir dünyasını gerçekten kopmak için kullanıyoruz. Zaten bir şey hayata geçirmek gibi bir derdimiz yok. Kafamızda fikirleri dolandırıp durmak yeterince keyifli.

Tasarlayan zihinle operasyon arasındaki bu çatışmayı anlamak ve buna göre hareket etmek çok değerli. Çok sevdiğim sinema alanından örnek vereyim. Diyelim ki sinema alanında gustosu yüksek birisiniz. Ben bundan çok daha iyisini yaparım diyeceğiniz birçok film izleyeceksiniz.

  1. Bundan çok daha iyisini yapacağınıza emin değilim. İşler operasyonda bambaşka bir hal alıyor.
  2. Hiç önemi yok. Çünkü izlediğiniz film, bir filmin gerçekleşme koşullarını yerine getirmek gibi oldukça zorlu bir yolu aşmış.

Bu bence hayatın sırlarından biri. Hayatın benim rastladığım diğer sırları gibi aslında çok basit görünüyor. Bazıları çok önceden bu sırrı keşfediyor ve harekete geçiyor, bazıları ise yıllarca fikirler üretip hiçbirini hayata geçirmeyerek huysuz bir ihtiyara dönüşüyor.

Post a comment